
S E L A M
Ben Melisa!
Size bir ÅŸey göstereceÄŸim.
O
​
D
​
A
​
M
​
Öhm. Öhm.
Genel olarak odam böyle görünüyor.


Yanii, odanın pek bir olayı yok aslında. Dört duvardan oluÅŸuyor.

Ama eşyaların... Biraz var.
​
Tamam tamam, baya var, en azından benim için.


Şşş... EÅŸyalarıma çok baÄŸlıyımdır.
Åžimdi buradan anlatalım. SaÄŸ alttaki ok ile her zaman ana odaya çıkıp istediÄŸin nesnenin hikayesine de bakabilirsin tabi.
Bu perde mesela.
Koyu mor renkli bir perde. GüneÅŸin odama vurmasını sevmediÄŸimden.




Mobilyalarım bir genç odası takımı halinde alındı. Taşındığımız her yere uyum saÄŸlamaya çalışıyorlar.
Bir fabrikasyon ürünü ne dört duvarımı düÅŸündü ne de benden bir ÅŸey içeriyordu.

Ama takımı alırken anneannem çok beÄŸenmiÅŸti, bana onu hatırlatıyor. Ürünün öyle bir hafızası var diyebilirim.
Ama şu kitaplık onlardan ayrılıyor.

Kendimi bildim bileli var olan beÅŸ raflı dümdüz bir kitaplık. DiÄŸerlerinden aykırı ve belki de bu nedenle ona daha çok baÄŸlıyım.
Şş... ÇözmediÄŸim için atmaya kıyamadığım Üniversite Hazırlık kitaplarım hala duruyor.

Ihmm... BaÅŸka...
​

Odanın her yerinde figürlerim var, sevdiÄŸim karakterleri toplamak ve yaÅŸadığım alana dahil etmek güzel bir ÅŸey.

Åžuralarda.
Åžuralarda.



Åžuralarda.



Ah, şurada, masamın bulunduğu duvarda eskiden bir saat asılıydı.
Artık teknolojinin getirisiyle de elimizin altında olduÄŸundan sanırım yeni bir saat istesem de öncelik listeme bir türlü giremedi.
Lisede yaptığım ilk yağlı boya tablom masamın baş kenarında duruyor.



Ve anneannemin evinden aldığımız bu kalemlik için abimle az kavga etmemiÅŸtik.
Hangimizde duracağını seçemiyorduk. Şş, ÅŸu anda bende ama biliyor mu emin deÄŸilim.
Kitaplığım ve masam arasında kalan boşluk zamanla yerini orası belleyen eşyalarımla doldu.


Babamın hediyesi olan ve sık sık yerinde duran, çalmaya pekfırsat olmuyor, gitarım.
Sokak kültürünü sevdiÄŸim ve denemek istediÄŸim için var olan patenim ve kaykayım.
Ve bir sürü Vans ve Converse ayakkabı kutularım. Åžu anda küçük bir sürü eÅŸyaya ev sahipliÄŸi yapıyorlar.

Ah. Kırmızı puf.
​
Küçükken rengiyle dikkatimi çeken ve boyutlarıma yakın olmasıyla sempatimi kazanan kırmızı puf.
​
Zamanla odamın ayrılmaz bir parçası oldu.

Gardrobumun üstünde GSF'ye hazırlandığım yıldan kalma onlarca resim kağıdı var,



Hulahop.
Ortaokul yıllarımda televizyonda gösterilerine denk gelirken heveslenip almıştık. Hala canım sıkıldıkça elim gider.


















ve üniversitenin ilk yılında aldığım kil dersinde yaptığım çalışmalar.



Dolabın üzerinde de suluboya ilk denemelerim asılı.




Ehe.
Burası bir gardrop ama sadece kıyafet depolama işlevinde değil.
Oyuncaklarımın bir kısmının evi olmuş durumda ilk kapak, biraz da resim malzemeleri burada yer alıyor.
İkinci kapaktaki erişemediğim alanda yine oyuncaklar var.
Burası da yine eskilerden kalma eşyalarla ve kitaplığıma sığmayan diğer kitaplarla dolu.
Çalışma masamın yanındaki bu dolapta bir sürü gereksiz hobi eÅŸyaları var.
​
Åžu an gereksiz ama her an gerekli olabilirler.
Şimdi biraz duygulanalım.

Masamda yer alan bu kutuda,
İçmimarlık mesleÄŸinin var olduÄŸunu bilmediÄŸim bir zamanda, yanlış hatırlamıyorsam 13 yaÅŸlarındaydım, hazırladığım küçük oyunevi yer alıyor.


Masasını, yatağını elime nereden geçtiÄŸini bile hatırlamadığım kartonlarla yapmıştım.



Duvarlarındaki kaplamayı da o zamanlar aldığım dergilerden kestiğim desenli sayfalardan...

Masamın bir tarafında durmaya devam ediyor.


Gönüllü olarak katıldığım organizasyondan kalma Kore posteri ve yelpazesi.



Yatağımın üzerinde bir sürü yastık olmakla birlikte ÅŸu yastık sanırım benle ilgili herkese bilgi verebilecek bir parça.


Yerlerini bulamayan ve kapı koluna asılan birkaç parça eÅŸya daha. EskiÅŸehir Tepebaşı Belediyesinden bir çanta.

Moderniteye karşı farklı dönemlerde farklı yaklaşımlar var.
İnsanların ve mekanların mekanikleÅŸtiÄŸi bir dönemde, odamın duygulardan yoksun kalan bir mekan olmadığından eminim.
Odamdaki her ÅŸey de benimle baÄŸ kuran parçalardan oluÅŸuyor. KiÅŸiselleÅŸtirilmiÅŸ bir alan. Benim bir yansımam.
​
​
UÄŸur Tanyeli, "Oysa modern insan sadece nesneler ve mekanlarla var olabiliyor."
Marie Louis Süe, İç mekânı mimari yapının tanımladığı içerilikten çok kiÅŸinin kimliÄŸinin yansıdığı bir “içsellik” olarak tanımlar.
İç mekânlar yapıyla eÅŸzamanlı ya da birlikte düÅŸünülseler de, aynı zamanda deÄŸiÅŸken, gelip geçici ve tamamlanmamış olabilirler.
Benim odamda da mimari olan kabuÄŸa uygun olarak deÄŸiÅŸken ve gelip geçici bir ÅŸekilde yerleÅŸildi.

BYE BYE!

